top of page

Yeşilçam Emeklisi, İhsan Gedik ile Sanat Üzerine Röportaj.

  • kibritfanzin
  • Nov 30, 2024
  • 4 min read

Updated: Dec 6, 2024

-Merhabalar, nasılsınız?

İ.G-Merhaba, hoş geldiniz.

-Hoş bulduk. Öncelikle çok teşekkür ederiz bizi kırmayıp, bize zaman ayırdığınız için. Çok fazla zamanınızı almadan soruma geçmek istiyorum.

İ.G- Tamam. Buyurun

-Öncelikle nasıl geçiyor seksenli yaşlar, neler yapıyorsunuz?

İ.G- Valla açıkçası sinema bizim için bitti. Yeni jenerasyon kendileri pişirip kendileri yiyorlar. Ama ne var ki ben bir kitap hazırladım. Dünya sinema tarihi, Türk sinema tarihi, arkadaşların biyografilerini, kendi biyografimi hepsini derledim topladım hazırladım.  Öyle onunla beraber geçiniyoruz. Herhangi bir sorun yok Allah’a şükür.

-Kitap satışları nasıl peki sizi tatmin ediyor mu?

İ.G- Burası Yeşilçam Sokağı geliyorlar, alıyorlar. Geçiniyoruz yani no problem, şikâyet yok.

-Harika. Çok sevindim adınıza. Sinema geçmişinize dönüp baktığınızda en çok neleri özlüyorsunuz?

İ.G- Eski arkadaşları özlüyoruz. Ne var ki yani beraber yedik, beraber içtik her şeyi. Abi şimdi hepimiz yaprak dökümü gibi Allah rahmet eylesin. Hepsi rahmetli oluyor artık sıra bizde. İdare ediyoruz Allaha şükür

-O zamanlar siz daha çok kötü karakterleri oynadınız.  Yaşadığınız böyle ilginç bir şey oldu mu? Hani bazen oluyor ya insanlar sinemada gördüğü kötü karakteri sanki gerçek hayatta da öyleymiş gibi düşünüp o şekilde yaklaşıyorlar.

İ.G- Doğru doğru. Eskiden Tarlabaşı’nda Aynalıçeşme’de oturuyordum. Evden çıktım, bastonlu kadının biri elinde sopayla ‘Dur’ dedi bana. Noldu teyze dedim.’ Sen’ dedi ‘akşam ne yaptın’.  Dedim ana evden çıktım işe gidiyorum. Bir şey yapmadım.  ‘Sen Türklere tecavüz ettin’ dedi. Dedim o bir filmdi. EOKA Nikos Sampson Kıbrıs'a girdiği zaman Türklere böyle böyle işkence yaptı. Bende onu canlandırdım. ‘Aaa sen iyi çocuğa benziyorsun’ dedi, beni azad etti.

-Çok güzel hikayeymiş. Peki Yeşilçam’da oynadığınız, sizin için özel ve unutulmaz olan filminiz var mıydı? Hepsi çocuklarınız gibidir gerçi ama yine de sormak istiyorum.

İ.G- Ya çok şeyler vardı aklıma gelmiyor şimdi. Ama ne var ki eski sanatçı arkadaşlarımız sevimliydi, senli benliydi.  Şimdi aklıma geldi. En son bir çekim yapıyorduk, Tanju Korel’di bir yumruk salladı, bir daha, bir daha derken bir tane vurdu suratıma yani kazayla vurdu bilinçli vurmadı ama çok sert oldu. Böyle bir kaza geldi geçti başımdan. Ona da Allah rahmet eylesin.

-Sizinle geçen konuşurken  ‘Beni artık sinemaya davet etmiyorlar, çağırmıyorlar’ demiştiniz. Hatta az önce de söylediniz.  Şu an mesela davet gelse gider misiniz? Gençlerle filmde oynamayı düşünür müsünüz yoksa küstünüz mü artık sinemaya?

İ.G- Ya gideriz de şey var şimdi doğruyu konuşalım. Ezber olduğu için ezberimiz bizim yok yani. Ne var ki biz alaylıyız. Tabii dört, beş kelime yaparız ama uzun diyalogları hakikaten de kafamız almıyor. Kimse de çağırmıyor zaten. Ne var ki bu kitabı yaptım ben. Bu kitaptan satıp geçimimi sağlıyorum. Herhangi bir sorunum da yok.

-Neden mesela Yeşilçam oyuncularını davet etmiyorlar? Yani jenerasyon farkı mı, herkes kendi arkadaşıyla mı iş yapıyor. Sizdeki cevabı nedir bu durumun?

İ.G- Jenerasyon tabii canım. Herkesin bir grubu var. A grubu, b grubu derken yani bizi çağırmıyorlar, çağırmayan yere de gidilmez. Ne var ki biz dediğim gibi geçinip gidiyoruz no problem.

-Bugünün sinemasını takip ediyor musunuz. Var mı böyle izlediğiniz dizi, film?

İ.G- Ya bazı filmlere bakıyorum fena değil yani bir şeyler yapıyorlar. Ya onlar kazanı koyuyorlar kendileri paylaşıyorlar. Yani herkesin işi gücü rast gelsin. 

-Peki böyle çok beğendiğiniz oyuncu veya yönetmen var mı? Çok sık takip ederim dediğiniz.

İ.G- Ben şimdi hiçbirini tanımam. Yalan konuşmayayım hangisini söyleyeyim. Ama eski dersen Memduh Ün vardı, Osman Seden vardı, Atıf Yılmaz vardı, Türker İnanoğlu vardı. Bunlar sinemanın bir ekolüydü. Ben bunları tanırım yenileri tanımam. Selam verirse selamını alırım, selam vermezse selamını almıyoruz.

-Hiç kendi filminizi çekmek istediniz mi? Yani böyle yönetmen olup da kendi filmimi çekeyim.

İ.G- Yok o taraflarda işimiz yok. Yapımcı yapımcılığını yapsın, oyuncu oyunculuğunu oynasın. Biz öyleydik o zaman alaylı biz bilirdik kendimizi, herkes kendi işinde.

-Şöyle bir şey merak ediyorum hayatınızı anlatan bir film çekseler, orada hangi oyuncunun sizi canlandırmasını isterdiniz. Var mı aklınızda herhangi bir isim?

İ.G- Var tabi; Ayhan (Işık) abiyi mesela söylerdim, Yılmaz Güney’i söylerdim, Serdar’ı  (Gökhan) söylerdim yani bunlar bizim sevdiğimiz insanlar. Mesela Ediz abiyi söylerim. Ediz Hun adamın dibi. Neticede bunlar güzel arkadaşlardı. Senli benliydi yani yok o başrol yok kıçrol öyle bir şey yoktu. Herkes birdi. Aynı kaptan yemek yiyoruz ayrı gayrı olmaz.

-Bir dönemin en popüler oyuncusuydunuz. Şimdi zaman zaman hiç unutulduğunuzu düşündüğünüz oluyor mu?

İ.G- Ya eski günleri hatırlamak istiyoruz ama ne var ki oralara dönmek imkansız. Oluyor tabi ya. Biz işimizi seviyorduk, severek yaptık. Arkadaşlar da öyle yani ayrı gayrı yok hep aynı kaptan yemek yiyoruz. Büyüklük, küçüklük yoktu herkes mütevazıydı. Herkes günaydın derdi, nasılsın derdi. Şimdi sinema kopunca kendi halimize düştük. Göründüğü gibi işte kitap hazırladım kitapla beraber öyle devam ediyorum yaşantımıza.

-Ben bir tane son olarak bu soruyu sormak istiyorum, gerçekten de sizin cevabınızı merak ediyorum. Siz Yılmaz Güney’in en yakın arkadaşıydınız bir çoğu filmde de oynadınız.

İ.G-  8 sene beraber çalıştık.

-Şimdi Yılmaz Güney şu anda gündeme sürekli geliyor. Oyuncular veya bazı izleyiciler onu eleştiriyor. Son eleştiri sebeplerinden biriyse bir dönem kadına şiddet göstermiş olmasıydı. 

İ.G-Yok ya öyle. Yok yok öyle kötü adam değildi. Film icabı döverdi.  Ama tabii vurması, kırması yoktu. Filmde değişiyor iş.

-Ama kadına şiddet uyguladığını gösteren kanıtlarda var. Nebahat Çehre olayı var.  Örneğin Nebahat Çehre’nin kafasındaki bardağa gerçek silahla ateş etmesi de çok eleştiriye açık bir durum.

İ.G- Ya o zaman gençlik yılları, her şey olur abi. Koşullar farklı.

-Peki. Arkadaş olarak nasıl biriydi. Nasıl dostluğunuz vardı ?

İ.G-Benim kanka diyelim ya. Bu arada biz dört kişiydik Godzilla Selahattin, İbrahim Uğurlu, Çetin,  ben. Yani bir ekoldük biz. Dördümüz seti idare ederdik yani hem oyunumuzu oynardık, hem teknik işlere bakardık. Canla, başla çalışırdık. Adam da (Yılmaz Güney)  iyi adamdı. Hakkını da verdiği zaman hiçbir sorun da kalmıyor.

-Teşekkür ederiz. Keyifli bir sohbet oldu benim için.

İ.G- Sizi tanıdığıma memnun oldum. Allah seni utandırmasın işin gücün rast gele. Hoşça kalın.




Comments


bottom of page