top of page

Nerede Kaldı Bizim İçecek ? - Harun Bora Tunç

  • kibritfanzin
  • Dec 11, 2024
  • 3 min read

Güzel soru… Ama soru falan değil o annem, onda aşağılama, küfür, hakaret ne ararsan var. Süsleneceksin, püsleneceksin, masaları gezeceksin; hepsine hoş geldin diyeceksin, dışarıda hangi derdin varsa bırakıp yarım yamalak yapabildiğin makyajlı suratınla. Yanına buyur etti mi, öyle hayır deme lüksün de yok ha. Paşa paşa oturacaksın, anlatırsa dinleyeceksin, oynarsa eşlik edeceksin, ellemek isterse ses etmeyeceksin, masaya geldikçe içeceksin. Gelmezse bak o zaman kalkarsın. Yanlış olmasın, biz de hayrına yapmıyoruz bu işi. Üç tane çocuk okutuyorum ben. Geçen en küçüğünün veli toplantısına gittim, bizimkinin sıra arkadaşının babası müşteri çıkmasın mı! Ulan öküzoğlu öküzün de gül gibi karısı var. Her geldiğinde fırsatını bulur, bacaklarıma dokunur hayvan. İleri de gitmek ister ama bi’ zahmet burası da kerhane değil.


Bak şu köşedeki garson… Ama tepsi taşımaz. Sözde öyle giyinir ama şu kadınların biri kaş göz etti miydi çöker masaya. Gerçi bu zamana kadar da hiç çöktüğünü görmedim. Niye? E oğlum sermayemizsiniz de ondan.


Nerede kaldı bizim içecek, gelmezse kalkarım bak ha!


Ne sormuştun sen? Tamam, tamam hatırladım. Şimdi sen de evlisindir, evli olmasan bile sevgilin falan vardır muhakkak. Oynatma ağzını burnunu, patlatırım bak! Vardır elbet. Önceden olsa eyvallah ama şimdi kaldı mı öyle, vatzabıydı, fesbukuydu, daha bilmem nesiydi. İki gün mesaj, üçüncüye yapıştır. E onlar iyi aile kızı, ben orospu. Utanma ulan! Daha yenisin, anladık.

Bak şu yan masadaki herifin kucağına oturan hatun, adı Hulya. “Ü” ile söyleyince kızıyor haspam, daha yirmi yaşında. Üniversite okuyor; sabah derste, gece burada. Keyfinden mi? Yoo. Geçen yıl babası cavlağı çekince annesi ben bakamam demiş, abisi zaten torbacılıktan yemiş yirmi sene. Ben dedim, ulan adam öldürse yatmaz o kadar, diye. Bu garibim de atmış kendini buraya. Bakma oynarken güldüğüne, her gece ağlar. Alışamadı çerez. Yarın alışır okuldan arkadaşına denk gelirse onun da oturur… İnsan bu, nelere alışmıyor ki?


Nerede kaldı oğlum bizim içecek? Söylesene hadi! Ha, tamam gelmiş.


Şu dipteki masada göbekli adamın sıkıştırdığı ablayı görüyor musun? O, en büyüğümüzdür bizim. Adı Melike. Bakma isimleri öyledir ama takmadır çoğu. Oldu olacak kimlik numaramızı da verelim. Ne o lan öyle? Amma da açgözlüsünüz. Neyse… Ben çok eskilerini bilmem de bundan on sene öncesi sahnedeymiş abla, sesi de güzel diyorlar ama bir türlü yırtamadı işte. Yaş gitti, ses kartlaştı, fondöten kapatmıyor kırışıklarını. Masaya oturacaksın dediler, başta nazlandı ama sonra kabul etti. Mecbur! Birkaç seneye koyarlar tuvaletin önüne, bozuk para toplar. Burası eğlence sektörü annecim; özel yani, devlet kapısı değil ki emekli maaşı bağlasın, hepimizin sonu o.


Sahi yahu, unuttum ben ne sorduğunu. He, tamam. Taksicidir benimki; gece çıkar işe, sabaha kadar direksiyon sallar. Çocukları evde bırakırım ama en büyüğünün aklı biraz kestiğinden meraklanmam. E o kadar da kessin zaten, ben onun yaşındayken buldum herifi. Yaşım on altı, ne hovardalığını görür gözüm, ne parasızlığını. Aşkmış, yalan ulan hepsi! Aptallık o, aptallık. Seni başkasına verseler, ölürüm kahrımdan derdi. Daha ilk günden canıma okudu, başladı dövmeye. Yetmedi kuma getirdi bi’ de pezevenk! Ne yapaydım? Aldım çocukları, geldim buralara. O da zaten peşime düşmedi. Bu taksici iki numara. Buralarda kabak derler böylesine ama bakma, sesini bile yükseltmez bana. Hem kime yükseltiyor ulan? Ben adamın var ya, ciğerini sökerim. Geçen akşam oturduğum herif mesela… Çıkışta dikildi karşıma. Neymiş, onunla evine gelecekmişim? Suratına bir vurdum, gerisi bana kalmadı zaten. Siz erkekler yok musunuz; bacınıza gelince namus, karınıza gelince namus, yavuklunuza gelince namus ama sıra kendine geldi mi, yok. Delikanlısınız ya siz. Adamsınız ya oğlum!


Bak öyle kaşını gözünü oynatma, patlatırım! Ben namussuzsam senin yüzünden oğlum, senin cinsinin yüzünden. Ee bitti bu. Bir tane daha söyle bak dilim damağım kurudu haydi.


Sen şimdi gidiyorsun evine, işine gücüne bakıyorsun. Ben de bilirim dışarıda nasıl bir hayat olduğunu, bilmem mi? Ben de her gün hayatıma sizin gibi devam ediyorum. Sizinle aynı bakkaldan alışveriş yapıyorum, sizinle aynı yolları kullanıyorum, bak telefonlarımız bile aynı model. Siz öyle birileriyle konuşup tanışıyorsunuz. Ee? Biz de tanıştık işte. Üstelik ben şimdi senin evine de gelmeyeceğim, bir de paranı alacağım. Ama ben olacağım orospu. O ne ayol?


Ne sormuştun sen başta? Sürekli unutuyorum ben. Yahu o kadar sene oldu, şu ışıklara hâlâ alışamadım biliyor musun? Ben şimdi buradan çıkayım bak, uyuyana kadar baş ağrısı. Çek babam çek. Zaten biz bu dünyaya niye geldik? Çekmeye! Oğlunu çek, kocanı çek, yetmedi dayağını çek, o da yetmedi müşterisini çek, daha da yetmedi sulanmasını çek. Aa, tamam. Şimdi hatırladım bak. “Sen buralara nasıl düştün?” diye sormuştun. Benim kafam biraz güzel oldu ama daha o kadar değilim. Aynı masadayız, hatta yan yanayız. Sabahtan beri de elin kolun rahat durmuyor. Sevdin sen de bacaklarımı… Sahi ben mi düşmüşüm? Hiç anlamadım.


Söylesene oğlum içecekleri! İstemezsen kalkarız; teklif var ısrar yok.





Comments


bottom of page