Doksan Kuşağı Ve Son Mohikanlar - İsmail Pişer
- Murad Salamov
- Nov 13, 2024
- 2 min read
Updated: Dec 2, 2024
Sanki bizim jenerasyon her şeyi çabucak tüketmeyen, isim ve objelerle gönül bağı kurabilen son jenerasyondu.
Sanki artık birçok şey anlamını yitirmiş, değersizleşmiş, hatta bazıları sırf geçmişin hatırına devam ediyormuş gibi.
Çağrı bırakmanın “seni düşünüyorum” manasına geldiği yıllarda, sevdiğin kişiden gelen bir çağrının verdiği mutluluk, bugünün sohbet uygulamalarında yok mesela.
İçinden taso çıkan cipslerin tadı, şimdiki cipslerde de yok.
Kobe Bryant, Shaq, Tracy Mcgrady, Lebron James, Alan Iverson ve nice efsane... Şimdi kaç tane efsane basketbolcu sayabilirsin? Artık hepsinin yüzleri birbirine benzemiyor mu?
Milli bayramlarda şehrin en ünlü caddesinde yapılan okul kortejleri, bandolar nerede yahu?
Liselerde öğrenci cezalandırmasıyla ünlü, efsane müdür yardımcıları kaldı mı hâlâ? Bahçe kapısında teftiş yapıyorlar mı çatık kaşlarıyla?
Peki ya güneş tutulması olduğunda, isli bir cam parçasıyla bahçeye akın ediyor mu liseliler?
Teoman'ın bira içerek şarkı söylediği o bahar şenlikleri, hâlen düzenleniyor mu devlet üniversitelerinde?
Üniversiteye başlayan her erkek, mutlaka korkunç bir saç modeli deniyor mu?
En uzun üniversite aşkı ne kadar sürüyor?
Diploma sahibi olmanın bir ehemmiyeti kaldı mı sahi? Yahut ikinci diplomanın brüt ağırlığı?
Aptal televizyon kanalları sabahları çizgi film yayınlasa yeniden, iflas mı ederler sanki?
Muzaffer İzgü ya da Aziz Nesin, o meşhur kitaplarını bugün yazsalardı, bir mizah dergisinden ufak bir köşe kapabilirler miydi?
Hakan Şükür'ün futbolculuk kariyeri, cemaatçilik kariyerinden daha başarılı değil miydi? İlhan Mansız'ın futbolculuğu, Survivor performansından daha parlak değil miydi? İkisinin Dünya Kupası’nda Güney Kore’ye gol attığı sene, dünya çok daha yaşanılır bir yer değil miydi?
Acun kısa paçalı pantolonuyla ülkeden ülkeye “firar” ederken, şimdiki hâlinden daha keyifli görünmüyor muydu? Tıpkı o zamanki bizler gibi.
Cevabı zor sorular.
Aslında merak ettiğim tek bir husus var.
Herkes kendi jenerasyonunu “son mohikan” gibi mi görür? Yoksa dünya sahiden de milenyumla birlikte ruhsuzlaştı mı?
O halde bi’ kahve?

댓글