top of page

CUMARTESİ DENEMELERİ Dostun Ölümü - Ahmet Durmuş

  • kibritfanzin
  • Jan 27
  • 2 min read

Bir gece yarısı eve dönünce aldım ölüm haberini. Hıçkırıklar nefesimi düğümledi. Bir lojman dairesinde, yapayalnız, içine düştüğü girdap onu ölüme sürüklemişti.

°°°

Bütün bir çocukluğumun birkaç tanığından biriydi. Yaz günleri onunla akşama kadar top peşinde koşturdum, onunla futbolcu kartı biriktirdim, onunla atari oynadım, onunla çeşmelerden kana kana su içtim.

Hafif serin yaz geceleri aynı battaniyenin altına sokulup nedense hep içimizden sevdiğimiz kızların isim mahremiyetine bile dikkat ederek aşk üstüne çok neşeyle hep onunla söyleştik. O büyülü yaz geceleri, gelecek güzel günlerin güneşini hep onunla birlikte düşledik. Fıkralar anlatıp gülüştük, bilmeceler sorup düşündük. Birlikte şiirler keşfettik, güzel dizeleri okurken başımız esrik kıkır kıkır güldük, sevdiğimiz kitapları okurken kıpır kıpır yerimizde duramadık. Hep onunlaydım. Lojman dairesindeki o ürkütücü yalnızlığı, bütün birlikte olduğumuz o eski günleri yutarak beslenen bir canavar gibi uğursuz bir gece yarısı çıktı karşıma.

°°°

Onunla çocuk oldum, onunla ergenliğe girdim, onunla ilkgençliğimi yaşadım, onunla hayata atılma mücadelesini verdim. Polislik mülakatına girmek için gittiği Nazilli'de üçüncü sınıf bir otelin odasını onunla paylaştım. Sisli günlerine refaket ettim. Yıllar önce, üniversite tercihlerini yapmam için yanıma gelmişti. Bana "abi denizi olan bir şehir yaz" demişti. İzmir'e gitmişti. Karşıyaka'da ilk kez yazımın yayımlandığı bir dergiyi görünce alıp sevinçle yine birlikte okumuştuk. Tuhaf, karanlık, gecekondulu öğrenciliğinin İzmir günlerine kıyısından tanık olmuştum. O da benim yersiz yurtsuz İstanbul'daki günlerime birkaç gün misafir olmuş, birlikte vapura binmiş, denizi seyretmiş, hayat üstüne konuşmuştuk. Neşeli Hayat'ı bir AVM'de seyretmiştik. Ama nedense hep o günlerde aramıza bir karanlık boşluk girer gibi olmuş, birbirimizden habersiz sevinçler ve kederler yaşamaya başlamıştık. Nedense hayatımız sonra hiç de neşeli olmamıştı. Hayat telaşı hepimizi bir yerlere savurmuştu.

°°°

Ona mektuplar yolladım. O da severdi yazmayı, lirizmi, coşkuyu, romantizmi. Sonra bana en karanlık günlerimde yazdı. Minnettarım. Ama sonra hepimizin hayatının en vurucu mektubunu yine o yazdı. Bir lojman dairesinde, yapayalnız, belki ölmeden az önce.

°°°

Onunla saatlerce konuşmak, konuşmak, sadece konuşmak istiyorum şimdi. Denizi olan o şehirde neler yaşadığını, nasıl yaşadığını, tıpkı çocukluğumuzun o yaz gecelerinde battaniye altında yaptığımız konuşmalardaki gibi anlatsın istiyorum. Yalnızca onu dinlemek istiyorum. Biliyorum bu hiçbir zaman mümkün olmayacak artık. Çocukluk arkadaşım, dostum artık hiçbir şey anlatmayacak. Son kez kiminle ne konuşacağını kendisi tayin etti.

°°°

Caminin gasilhanesinde onun kapalı gözlerine, kilitlenmiş dudaklarına, acılı alnına baktım. Nicedir içimi dolduran ölüm düşüncesinin bu somut yüzü beni kahretti. Güneşini düşlediğimiz gelecek günleri onunla birlikte toprağa gömer gibi oldum. "Ne olacak şimdi?" diyen abisine sarıldım, kendini yitirmiş annesiyle, metanetli durmaya çalışan babasıyla ağladım.

°°°

Bir gece yarısı aldığım dostumun ölüm haberi zihnimin kumbarasında biriktirdiğim ve onunla baş başa yaşadığım tüm anıları sanki tedavülden kaldırdı. Her şeyi sanki ben uydurmuştum, sanki her şey yalandı.

Yaşamak sahici bir şey değildi.

Dostumun ölümü karşısında sadece ve sahiden hıçkıra hıçkıra ağladım.



1 Comment


Tuna Tokuç
Tuna Tokuç
Jan 28

hayat devam ederken değerli, ölünce zamanın kıymeti yok sayın yazar!

buluşmaları, anlatmaları, dertleşmeyi zamanında yapmalı.

kaleminize sağlık.

TUNA TOKUÇ



Like
bottom of page