CENAZE - Hüseyin Eyüpcan Aslan
- kibritfanzin
- Dec 7, 2024
- 2 min read
Hafta sonu için bundan çok daha iyi planları vardı. Tabutun başında dikilirken acaba kardeşim aradığında telefona bakmasam nasıl olurdu diye düşündü. Hayatın normal akışında görmeye tahammül edemediği akrabaları şimdi onu teselli etmek için sıra bekliyordu. Ayda birkaç kez kendi intiharını planlayan biri babasının ölümünü nasıl karşılaması gerektiğini gayet iyi bilirdi fakat bu kadar gereksiz bir kalabalık onu bile şaşırtmıştı.
Yaşlanıp ölen insanların organ bağışçısı olmasına rağmen hiçbir işe yaramaması, ölümün hastanede gerçeklemesi ve her şeye rağmen ailesinin rızası olması. Tüm bu şartlar onu bürokrasiye karşı bir kez daha tiksindirdi. Kendisi gibi babasının da kadavra olmasını ya da yakılıp denize atılmasını tercih ederdi. Neyse ki bana sormuyorlar diye iç geçirdi. Ölümden sonraki hayata inanan diğer dinlerin cenaze ritüellerinden farklı olarak ölünün yanında ihtiyaç duyacağı para ya da değerli eşyalarla gömülmemesinin toplumcu bir davranış olduğunu düşünüyor ve bunu destekliyordu. Ölüm herkes için eşit olmalıydı ama o bir Müslüman gibi defnedilmek istemiyordu.
Artık babasının olmayışı hayatında neler değiştirecek merak ediyordu. Senelerdir çok fazla konuşmamış, arkadaşlık etmemiş, dertlerini ve nasihatlerini hiç dinlemeden yaşamıştı. Buna rağmen babasının hayatta olduğunu bilmek onun için yeterliydi. Hayatta çok az şeyden tatmindi, bugün daha tuhaf hissediyordu. Babasından farklı bir hayatı benimsemiş ve ona olan sevgisi azalmıştı. Yine de sorumluluk bilinciyle cenazedeydi çünkü biliyordu ki her şeye rağmen babası çok iyi bir insandı ve kendisi onun yarısı kadar bile olamayacaktı. Zaman dışında her konuda hayatını yoluna koymuştu. İyi bir işi, yeterince parası vardı. Tek isteği kendine ve hobilerine daha fazla vakit ayırmaktı. Bir günün seksen saat olmasını diler böylece gün boyu hayal ettiği her şeyi yapabilirdi.
Tüm bunlar kafasını meşgul ederken cenazeden sonra kalabalıktan nasıl kurtulacağını düşündü. Yalnızlık hastalığına genç yaşta yakalanmış ve bundan hiç şikayetçi değildi. Defin bitmeden ufak adımlarla kalabalıktan ayrıldı ve tek başına eve döndü. Koltuğa oturup kitaplıkta göz gezdirirken kendi ölümünü düşündü. Günlerce telefonu bile çalmayan birisinin öldüğünü ilk önce kim fark ederdi? Muhtemelen bedeni çürüyüp kokmaya başladığında komşuları durumu anlar ve belediye ekipleri gerisini hallederdi diye planladı. Bu fikir hoşuna gitmişti çünkü bir cenaze törenine daha katılmak istemiyordu. Kendi cenazesinde hiçbir sorumluluk almayacaktı, ilgi odağı olmasına rağmen bunu anlamayacaktı. Her an gerçekleşebilecek bu olay zincirine karşı kedi ve köpeğine daha fazla mama stoklaması gerektiğine karar verip işe koyuldu.

Comentários