top of page

Bana Derhal Nereli Olduğunu Fısılda-İsmail Pişer

  • kibritfanzin
  • Feb 10
  • 2 min read

Yıllar önce, simasını artık hatırlamadığım bir hocam, “Yeni tanıştığınız insanlara nereli olduklarını sormayın” demişti. Hayatım boyunca belki binlerce nasihat işittim, fakat bunu hiç unutmadım. Bugün baktığımda, bu kısa ama büyülü cümlenin hoş bir küpe gibi kulağımda durduğunu görüyorum.

           

Aslında hocamın o dönem ne kastettiğini anlamamıştım. Henüz ilkokul bire gidiyordum. Siyasetle ilgili tek bildiğim, çekmecede duran Doğru Yol Partisi bayrağına dokunursam annemden azar işiteceğimdi. Aleviliğin ve Sünniliğin ne olduğunu bilmiyor, aralarındaki farkı hiç merak etmiyordum. En yakın dostumun babası imamdı, benimkiyse sağlam içicilerden. Her akşamüstü, “Rakıyı iki kat gazeteye sarıp siyah poşete koymayı unutma!” diye sıkıca tembihlerdi babam tekelciyi. İçkisini komşulardan neden saklamaya çalıştığını anlayamazdım. 

           

Tolga adında dişleri kırık bir arkadaşım vardı. Onunla vakit geçirmeye bayılırdım. İkimiz de hiperaktif olduğumuzdan teneffüslerimiz kovalamacayla geçerdi. Sonra bir gün kendisi yerine ölüm haberi geldi sınıfa. Soba zehirlenmesinden ölmüş Tolga, annesini de yanına alarak. Ölümün ne olduğunu, sınıf öğretmenimin kireç gibi olan suratına bir süre baktıktan sonra anlayabilmiştim. Ardından bahçeye koştuğumu ve meyve suyu kutularını patlatarak eğlenmeye devam ettiğimi hatırlıyorum. Günün geri kalanı acayip eğlenceliydi. Ölenle ölünmediğini de o gün anlamışım demek ki.


Sonra büyüdüm ve bir şeyler değişti. Babam içki şişelerini mahalleliden saklamaz oldu; ne gazeteye sardırıyordu ne de siyah poşete koyduruyordu. Öte yandan tüm siyasi partileri başkanlarına kadar öğrenmiştim. Tabii siyasi figürleri öğrenmeye başlayınca, Alevi Sünni ayrımını da hemen kavrayıverdim. Ülke giderek politikleşirken ve insanlar hızla bölünürken, yaşadığım şehri üç defa değiştirdim. Onlarca insanla tanıştım. Yeni yüzler karşısında merhabadan öteye gidemediğim, adamakıllı birkaç laf edemediğim, adımı dahi ezberletemediğim zamanlar oldu. Bu duruma aşinaydım ki karakterim gereği birinci viteste hep zorlanırım.

           

Yaşadığımız tüm sohbet kısırlığına rağmen, tanıştığım insanlara “Nerelisin?” ya da “Kimlerdensin?” diye sormadım. Dilimin ucuna gelse de yutkunmayı seçtim. Her seferinde hocamın nasihati geldi aklıma. Artık çok daha iyi anlıyordum. “Nerelisin?” sorusunu art niyetsiz de sorsam, muhatabımın kökeni ve mezhebi hakkında ipuçları edinecektim. Bu ipuçları bende istemsiz bir önyargı oluşturacaktı. Ve bu önyargı, muhatabıma objektif bakışımı düpedüz bozacak, belki de kurulacak müthiş bir dostluğu önleyecekti. Peki tek kelimelik bir sual, tüm bunlara değer miydi?


Etnik açıdan karışık bir şehir olan Mersin’de en sık duyduğum soruydu bu. İnsanlar memleketlerine göre muamele gördüğü için evvela “Nerelisin?” sorusu sorulurdu. Mersin garının karşısındaki bakkalla bir nedenden ötürü karakolluk olduğumuzda, polisin şahsıma yönelttiği ilk soru da buydu.

           

Berberlerin de öncelikli sorusuydu bu. Henüz ismimi öğrenmeye tenezzül etmeyen berber, kökenim konusunda pek meraklı çıkardı. Saçımı etnik kökenime göre mi kesecekti acaba? İzmir desem nasıl kesecekti, Mardin desem nasıl? Öte yandan memleketimi öğrenen beriki fırıncının “Belli oluyor…” tepkisi, hangi genellemeden fırlamıştı? Ekmeği bırakıp fırından uzaklaşmazsam, adaşım Ali İsmail gibi dayak yiyebilir miydim?

           

Birbirimizin nereli olduğuyla niçin bu kadar ilgileniyorduk?


Her insan fırtınalar, buhranlar, tutulmalarla dolu gizemli birer kutudur. Aralarında saygı olduktan sonra, bir imamla bir sosyal içici pekâlâ anlaşabilir. Politikacılar ölüm gerçeğini unutmayıp, çok daha seviyeli söylemler geliştirebilir. Farklı kültürleri ve politik fikirleri temsil eden bayraklar yan yana dalgalanabilir. En önemlisiyse, yeni tanışan iki kişi birbirine yüzlerce farklı soru sorabilir.

           

“Yeni tanıştığınız insanlara nereli olduklarını sormayın” demişti hocam. O zaman tam idrak edememiştim, şimdi daha iyi anlıyorum. Meğer basitçe şunu söylemek istemiş:

           

“Gerçek özgürlük objektif olabilmektir.”




Comments


bottom of page